25 Nisan, 2007
Ekvador, Başkan Rafael Correa’nın ülkeyi varsıl
egemenlerin geleneksel kıskacından kurtarmayı amaçlayan yeni anayasayı
yazmak için kurucu meclis toplanması önerisini 15 Nisan’da büyük bir
çoğunlukla onayladı.
Ülkenin en güçlü yerli koalisyonu CONAIE
(Ekvador nüfusunun %40’ı yerli) ve halk örgütlerinin isteklerinden
kaynaklanan öneri oyların %82’sini aldı -Correa için büyük bir zafer ve
onlarca yıldır Ekvador politikasına egemen olan yolsuz seçkinler için
yıkıcı bir yenilgi.
Oylamaya giden süreç gerçek bir katılımcı
demokrasi isteyen Ekvadorluların artık Parlamento’yu ve ona sığınan
örgütlere karşı kayırıcılığını tutmadığını gösterdi.
ABD’de
İllinois Üniversitesi’nde doktora yapan ve solcu bir ekonomist ve
üniversitede okutman olan Correa’nın adı ilk olarak 2005 yılında, Başkan
Lucio Gutierrez devrildikten sonra duyulmaya başladı. Gutierrez radikal
reformlar yapma sözü vermiş ama seçildikten sonra birkaç gün içinde
ABD’nin ve IMF’nin baskısına boyun eğmişti.
Gutierrez halkın
huzursuzluğu sonucu on yıl içinde devrilen üçüncü başkan olunca, yerine
Başkan Yardımcısı Alfredo Palacio geçti ve Correa’yı Maliye Bakanı
olarak atadı. Ama Correa bu görevde uzun süre kalamadı. Ekvador’un dış
borç harcamalarını okullar ve hastaneler gibi halk hizmetlerine
yöneltmek isteyince, güçlü mali çıkar çevreleriyle karşılaştı ve iki üç
ay içinde istifa etmek zorunda kaldı.
Geçen yılki seçim
kampanyasında aynı çıkar çevreleri kızıl avcılığına başladı. Chavez gibi
“21. yüzyıl sosyalizmi”nden konuşmaya başlayınca onu “komünist
diktatör” ve “terörist” diye tanımlamaya başladılar. Correa’nın istediği
iktidar gücünü halka vermek ve ülkenin petrol gelirini, üçte ikisinden
fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşayan halkın ihtiyaçları için
kullanmaktı.
CONAIE önderliğinde halk hareketleri, başlangıçta
taşıdıkları, Correa’nın öteki başkanlar gibi kendilerine ihanet edeceği
kuşkusuna rağmen, ikinci seçim turunda Correa ve partisi Allianza Pais’i
(Ulusal Birlik) rakibi Ekvador’un en zengin adamı Alvaro Noboa’ya karşı
desteklediler. Correa başkanlık seçiminde rekor düzeyde bir başarıyla,
oyların %63’ünü aldı.
"Halk Devrimi"
Correa 15
Ocak’ta başkanlık yemin töreninde “halk devrimi” çağrısını ve Chavez’in
Bolivar Devrimine olan desteğini tekrarladı. Başkan aynı zamanda
“birleşmiş ve sosyalist bir Latin Amerika” kurulmasını istedi.
Kendisine
düşman bir meclise rağmen, Correa şimdiye kadar verdiği sözleri yerine
getirdi. Hükümetinin yaptığı ilk iş sosyal yardım ödemelerini bir misli
arttırmak oldu. Manta’da istenmeyen ABD üssünü kapatma niyetini
sürdürüyor ve yolsuz güvenlik güçlerinde reform yapmaya başladı.
Göreve
başladıktan hemen sonra Correa komşu Kolombiya’yı Ekvador hududunda
glifosat (Monsanto yapımı bir çeşit “super-Roundup”; zehir) püskürttüğü
için Uluslararası Adalet Mahkemesine vermekle tehdit etti. Lakabı “Agent
Green” (yeşil ajan) olan bu kimyasal madde Washington’un solcu
gerillaları hedefleyen Kolombiya Planı’nın bir parçası. Bu zehir,
bitkileri yok ediyor, hayvanları ve çocukları öldürüyor, su havzalarını
zehirliyor ve sakat doğumlara neden oluyor.
Correa aynı zamanda
Ekvador’un kilit endüstrisini de (petrol) onarmaya başladı. Endüstride
batılı şirketler etkindi ve miras olarak arkalarında korkunç sosyal ve
çevresel yıkım bırakıyorlar.
2006 yılında Oxy’nin (Occidental
Petrol Şirketi) kontrat şartlarına uymadığı saptandı ve şirketin malı
devlete geçti. Correa, kamulaştırılan kaynakların devlet şirketi
Petroecuador’la birleştirilmesini yeğledi ve Oxy’nin malını geri almak
için yaptığı itirazı kabul etmedi.
Ekvador Petrol endüstrisinin
onarılması ve geliştirilmesi (bir rafineri inşası dahil) için Venezüella
ile anlaşma imzaladı ve OPEC’e (Petrol üreten ülkeler örgütü) geri
dönmek niyetini açıkladı. Petrol ihracatçısı olan Ekvador, altyapısı
yeterli olmadığı için, uygun olmayan fiyatlarla petrol satın almak
zorunda kalıyor.
Ulusal bütçenin önemli bir bölümü acil çevre
temizlenmesine ayrıldı. Hükümet çevre zararı gören bazı yerli
topluluklarına batılı şirketlerden tazminat alabilmeleri için yardım
ediyor.
Örneğin, Chevron (ABD) hakkında tesislerinin çevresinde
artan kanser vakaları nedeniyle soruşturma açıldı. Şirket aynı zamanda
milyarlarca litre yağlı atık suyu akıtarak çevreye zarar vermekle de
suçlanıyor.
Başka şirketlere de yolsuzluk, insan hakları ve çevre
koruma yasaları ihlali suçlamasıyla soruşturma açıldı. Yerel topluluklar
ve sendikalar hükümetin de yardımıyla, Encana (Kanada) ve Ascendant
Copper (Kanada) şirketlerinden istedikleri ödünü aldı.
Bancosur
Correa
15 Nisan’da, bir zamanlar GSMH’sinin yarısına eşit miktarda dış borcu
olan Ekvador’un IMF’ye olan borcunun tamamının ödendiğini ve artık bu
kuruluşla bütün ilişkilerin kesileceğini açıkladı.
Başkan aynı
zamanda, kendisi maliye bakanı iken Dünya Bankası’nın hükümete şantaj
yapmağa kalktığını ve bu nedenle Dünya Bankası’nın yerel temsilcilerinin
ülkeden kovulacağını söyledi. Correa, Banka’nın eğer petrol endüstrini
yeniden yapılandırmaktan ve Venezüella ile mali bir anlaşma imzalamaktan
vazgeçilmezse, 100 milyon dolarlık borcun verilmeyeceği tehdidinde
bulunduğunu iddia etti. 2005 yılında zorunlu istifasına yol açan olay
buydu.
Ekvador, Dünya Bankası ve IMF yerine Bancosur’un (“Güney’in
Bankası”) Venezüella, Arjantin ve şimdi Brezilya ile birlikte kilit
yandaşlarından biri oldu. Bu girişim gelişmekte olan ülkelere düşük
faizle borç vererek Batı’nın borç tuzağına düşmelerini önleyip, IMF’ye
karşı çıkmayı amaçlıyor. Banka bu yıl işlemeye başlayacak.
Correa
Latin Amerika’nın şirket vurgunculuğu yerine sosyal ihtiyaçları
karşılayan bir Ortak Pazar’da bütünleşmesini savunuyor. “Serbest
ticaret” deyimini “safsata” diye tanımlayan Correa uzun zamandan beri
bölgesel ortak para geliştirilmesini de destekliyor.
Correa başkan
seçildikten hemen sonra Ekvador’un Amerikalar için Bolivar Seçeneği
ALBA’ya katılmak niyetini açıkladı. ALBA, Chavez’in kurulmasına ön ayak
olduğu, ABD’nin zorladığı ticaret anlaşmalarına karşı bir proje.
Chavez’in
önerdiği Güney Amerika Ülkeleri Birliği (the Union of South American
Nations)- Unasur’un daimi sekreteryası Ekvador’un başkenti Quito’da
olacak. Chavez’in 16 Nisan’da Porlamar, Venezüella’da toplanan Güney
Amerika Enerji Zirvesi’nde açıkladığı birliğin amacı ülkelerarası
ekonomik ve politik bütünleşmeyi geliştirmek.
Kurucu Meclis
Correa’nın
verdiği en önemli söz Kurucu Meclisi toplamaktı. Amaç Parlamento’nun
yargı üzerinde gücünü kısıtlayan, temsilcileri seçim bölgelerinde
oturmaya zorlayan ve seçilen görevlilerin seçmenlerinin oyuyla görevden
alınabilmesine (geri çağırmaya) olanak veren bir anayasa yazmak idi.
Correa
Parlamento’da temsil edilmediği halde, fırsattan yararlanmak isteyen
Gutierrez’in Vatansever Toplum Partisi (Patriotic Society Party) - PSP
taraf değiştirerek Kurucu Meclisi destekleyen sol partilere katılınca,
gerekli çoğunluk sağlanmış gibi göründü.
Birkaç bin gösterici
Anayasa Mahkemesi ve daha sonra Parlamento önünde eyleme başlayınca yasa
onaylandı. Ama Correa Kurucu Meclisin, Parlamento’yu mahkemeleri ve
cumhurbaşkanlığını feshedebileceğini açıklayınca, PSP önderliğinde
meclis ayaklandı.
Yüksek Seçim Mahkemesi (TSE) ve daha sonra
Anayasa Mahkemesi Correa’yı destekleyince, Parlamento TSE’yi feshetmeye
kalktı. Karşılık olarak TSE, 57 vekili azletti ve polis bu vekillerin
Parlamento binasına girmelerine engel oldu.
Karşıtçılar
Guayaquil’de karşıt bir meclis toplama tehdidinde bulununca, Correa
halkı muhalefete karşı gösteriye çağırdı ve bir iki gün içinde 30.000
kişi eyleme katıldı. Muhalefetin gösterisine ancak 2000 kadar kişi
geldi.
Yenilgiyi kabul eden azledilmiş vekiller parlamentoda
yerlerini istemeye istemeye yenilere bıraktılar ve 15 Nisan’da halk
oylaması yapıldı. %82 Kurucu Meclisin lehinde, %12 aleyhinde oy
kullandı. Geçersiz veya boş oyların sayısı çok azdı.
Eylül veya Ekim’de Kurucu Meclis’e 130 temsilci seçilecek. Temsilciler 4-6 ay içinde yeni anayasayı yazacak.
Kurucu
Meclisin 100 üyesini yerel iller seçecek, 24 üye ulusal listeden
seçilecek. Geri kalan üyeleri Ekvador’un yurt dışındaki göçmen topluluğu
seçecek. Kurucu Meclisin kabul ettiği öneriler daha sonra halk
oylamasına sunulacak.
Sürecin bundan sonraki aşamasında Correa ve
diğer ilerici güçlerin karşılaştığı en büyük sorun geleneksel partilerin
meclise seçilip, onu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmesini
önlemek olacak.
Meclis seçimlerinde özel bağışların yasaklanması
ve seçime girmek isteyen hareketlerin ve partilerin nüfusun en az
%1’inden imza toplama zorunluluğu, önlem almada yardımcı olabilir.
Meclisin
başarısının gerçek ölçüsü, halk hareketlerinin, sivil toplum örgütleri,
sendikalar ve özellikle genelde bütün bu güçleri birleştiren CONAIE’nin
ülkenin geçmişinde oynanan yolsuz iktidar oyunlarını reddeden
Ekvadorluların görüşlerini temsil edebilmek için ne kadar iyi
örgütlendikleri olacak.
19 Nisan 2007
[Green Left Weekly’den Latinbilgi için Emine Kunter tarafından seçilmiştir]
Wednesday, April 25, 2007
Thursday, April 19, 2007
Ecuadorians vote for radical change
On
April 15, Ecuador voted overwhelmingly to ratify President Rafael
Correa's proposal to convoke a Constituent Assembly with the power to
re-write the constitution with the intention of weakening the
stranglehold on the country of the traditional wealthy elite.
The proposal, which originated in the demands of the country's powerful indigenous federation CONAIE (40% of Ecuador's population is indigenous) and social movements, received 82% of the vote — a major victory for Correa and a devastating defeat for the corrupt elite that has dominated Ecuadorian politics for decades.
The process leading up to the vote revealed the degree to which the Congress and the nepotism of the organisations it harbours have been sidelined by the Ecuadorian people, who are demanding a truly participatory democracy.
Correa, a leftist economist and university lecturer who received his PhD from the University of Illinois, first came to national fame in 2005, in the aftermath of the overthrow of President Lucio Gutierrez. Gutierrez had followed the path of his predecessors by promising radical reforms and then backing down in the face of US and International Monetary Fund (IMF) pressure within days of being elected.
After Gutierrez became the third president in a decade to be ousted by popular unrest, Vice-President Alfredo Palacio took over, appointing Correa finance minister. Correa's stint was cut short, however. Within a few months he was forced to resign after his plans to redirect Ecuador's foreign debt spending towards social needs, like schools and hospitals, came up against powerful financial interests.
The proposal, which originated in the demands of the country's powerful indigenous federation CONAIE (40% of Ecuador's population is indigenous) and social movements, received 82% of the vote — a major victory for Correa and a devastating defeat for the corrupt elite that has dominated Ecuadorian politics for decades.
The process leading up to the vote revealed the degree to which the Congress and the nepotism of the organisations it harbours have been sidelined by the Ecuadorian people, who are demanding a truly participatory democracy.
Correa, a leftist economist and university lecturer who received his PhD from the University of Illinois, first came to national fame in 2005, in the aftermath of the overthrow of President Lucio Gutierrez. Gutierrez had followed the path of his predecessors by promising radical reforms and then backing down in the face of US and International Monetary Fund (IMF) pressure within days of being elected.
After Gutierrez became the third president in a decade to be ousted by popular unrest, Vice-President Alfredo Palacio took over, appointing Correa finance minister. Correa's stint was cut short, however. Within a few months he was forced to resign after his plans to redirect Ecuador's foreign debt spending towards social needs, like schools and hospitals, came up against powerful financial interests.
Subscribe to:
Posts (Atom)